Ortaklığın Giderilmesi Davası paylı veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz malda ortaklar arasındaki paydaşlığa son vererek kişisel mülkiyete geçişi sağlayan bir dava türüdür. Ortaklığın giderilmesi davası, çok taraflı ve davanın tüm tarafları için benzer sonuçlar doğuran bir dava çeşididir. İzalei Şuyu Davası olarak da tanımlanır. Örneğin, izale-i şuyu davası açan davacı yargılama sırasında davadan feragat etse bile, davalılardan herhangi biri davayı takip edeceğini mahkemeye bildirerek davanın sonuçlandırılmasını sağlayabilir.
Ortaklığın giderilmesi (İzalei Şuyu) iki yöntemle mümkündür:
1-Aynen Taksim Suretiyle İzalei Şuyu (Ortaklığın Giderilmesi): Taşınır veya taşınmaz malın aynen bölünmesidir. Örneğin, değeri eşit iki parçaya bölünebilen bir arsanın ikiye bölünerek paydaşlığın giderilmesi.
2-Satış Suretiyle İzalei Şuyu (Ortaklığın Giderilmesi): Taşınır veya taşınmaz malın icra yoluyla satılarak bedelinin paydaşlar arasında bölüştürülmesidir.
Ortaklığın giderilmesi davası, menkul veya gayrimenkule ortak olan tüm paydaşlara karşı açılır. Herhangi bir paydaş taşınır veya taşınmaz maldaki ortaklığa son verilerek ortaklığın bitirilmesini talep edebilir. Paydaşlar, kendi aralarında malı nasıl pay edeceklerine dair bir anlaşma yaparak ortaklığa son verebilirler. Anlaşma yoluyla ortaklık sonlandırılamaz ise, paydaşlardan biri diğer tüm paydaşlar aleyhine izale-i şuyu davası açarak dava yoluyla ortaklığın giderilmesini isteyebilir. Tüm paydaşların ortaklığın giderilmesi davasında yer alması zorunludur. Paydaşlardan birinin ölümü halinde mirasçılık belgesinde ismi geçen tüm mirasçıların davaya dahil edilmesi gerekir. Tüm ortaklar davaya dahil edilmeden davanın sonuçlandırılması mümkün değildir.
Ortaklığın Giderilmesi Davası
Ortaklığın Giderilmesi Davası özellikle miras hukuku bağlamında mirasçılar arasında sıklıkla karşılaşılan bir dava türüdür. Daha ziyade kırsal yerleşim yerlerindeki araziler için anlaşmazlığa düşen taraflar bu davada karşı karşıya gelir. Davanın konusu daire, arsa veya bir tarla olabilir. Kendilerine kalan mirası resmen değil de fiilen bölüşen kişiler, mirasın intikalinin üzerinden yıllar geçtikten sonra bile aralarından birinin ya da bir kısmının ortaklığı daha fazla sürdürmek istememesi veya örneğin kendi miras payını satıp paraya çevirmeyi düşünmesi sonucunda bu davanın tarafı olmaktadır. Dava sonucunda ortaklık konusu ya bölünerek aynen paylaştırılır ya da bu mümkün değilse satış sonucu elde edilen para ortaklara pay edilir. Böylece ortaklık son bulur.
Taşınır ve taşınmaz mallar üzerindeki mülkiyet ihtimalleri çeşitlidir. Bu mallar üzerinde mülkiyetin sahibi bir kişi olabileceği gibi birden fazla da olabilir. Bir malın birden fazla sahibinin olması çeşitli nedenlere dayanabilir; maliklerin kendi aralarında anlaşması ya da kanunların emredici hükümleri gibi. Bir mal üzerinde birden fazla kimse hak sahibi ise bu durumda ya paylı mülkiyetten ya da elbirliği ile mülkiyetten söz edilir. Bu iki çoklu mülkiyet çeşidi, maliklerin malın tamamına sahip olup olmaması yönüyle birbirinden ayrılır. Eğer her malik malın tamamı üzerinde hak sahibi ise burada elbirliği ile mülkiyet vardır. Fakat malikler belli paylarıyla mala sahipse burada paylı mülkiyet söz konusudur. Paylı mülkiyette mülkiyet bir tanedir, paydaşlar bu mülkiyeti birlikte kullanır. Elbirliği ile mülkiyette ise malik sayısı kadar mülkiyet vardır.
Paylı mülkiyet durumunda ortada maddi olarak bölünmüş olmayan bir meta vardır. Her bir paydaş (hissedar) mal üzerinde hissesi oranında söz sahibidir. Aksi kararlaştırılmadıkça her paydaşın payı eşittir. Yine paydaşlardan her biri kural olarak hissesini bir üçüncü kişiye devredebilir. Elbirliği ile mülkiyet ise kanun ya da kanundan doğan sözleşmeler dolayısıyla ortaya çıkar. Paylı mülkiyetin aksine burada maliklerin belirli payları yoktur. Her bir ortak malın tamamına sahiptir. Buradaki mülkiyetin bu şekilde yaygın olması, ortakları birlikte hareket etmeye zorlayan unsurdur. Kanun aksini emretmiyor, sözleşmede de başka hüküm bulunmuyorsa tüm yönetim ve tasarruf işlemleri için oybirliği gerekir.
Ortaklığın giderilmesi davası tüm paydaşlara karşı açılır. Herhangi bir paydaş taşınır veya taşınmaz maldaki ortaklığa son verilerek ortaklığın bitirilmesini talep edebilir. Paydaşlar, kendi aralarında malı nasıl pay edeceklerine dair bir anlaşma yaparak ortaklığa son verebilirler. Anlaşma yoluyla ortaklık sonlandırılamazsa paydaşlardan biri diğer tüm paydaşlar aleyhine ortaklığın giderilmesi davası açarak dava yoluyla ortaklığın giderilmesini isteyebilir. Tüm paydaşların ortaklığın giderilmesi davasında yer alması zorunludur. Paydaşlardan birinin ölümü halinde mirasçılık belgesinde ismi geçen tüm mirasçıların davaya dahil edilmesi gerekir. Tüm ortaklar davaya dahil edilmeden davanın sonuçlandırılması mümkün değildir. Tüm paydaşlara tebligat çıkarılır ve dava bildirilir.
Örnek olarak gayrimenkul konusunda İzalei şuyu davasının görülmesi için gayrimenkulün bulunduğu bölgedeki yetkili Sulh Hukuk Mahkemesine başvurulması gerekir. Davayı bir hissedarın açması yeterlidir. Davalı taraf ise diğer hissedarlardır. Paylı mülkiyette hakkı olan herkesin davaya dahil olması gerekir. Hissedarlardan biri vefat ettiği takdirde mirasçı olarak belirtilen kişi davaya dahil olur. Davacı taraf izale-i şuyu davasından feragat edebilir. Ancak feragat etmiş olsa da daha sonra tekrar ortaklığın giderilmesi davası açabilir. Dava başvurusunun yapılmasının ardından mahkeme tarafından söz konusu gayrimenkulün paylaşılıp paylaşılamama durumunu incelemek üzere bilirkişi atanır. İzale-i şuyu davasında taraflar gayrimenkulü nasıl paylaşacaklarına aralarında karar vererek hakime sunabilirler. Tüm hissedarlar paylaşım konusunda mutabık oldukları takdirde bu yönde karar verilebilir. Nasıl paylaşılacağına dair bir mutabakata varılmadığı zaman ise iki ayrı yöntem izlenebilir: Aynen taksim yani hisselerin paylaştırılması ya da satış yolu ile ortaklığın giderilmesi. Gayrimenkul, hisseler oranında taraflar arasında paylaştırılabilir. Paylaştırılamadığı durumda ise satış yolu ile pay sahiplerinin haklarını almaları sağlanır. Satış, icra dairesi ya da satış memurluğu tarafından gerçekleştirilir. Açık artırma yolu ile yapılan satışa görüş birliği olduğu takdirde sadece hissedarların katılması mümkündür. Satışın gerçekleşmesinin ardından taraflara, sahip olunan pay oranında bedel verilir.
Ortaklığın Giderilmesi Davası ve Şartları
İzalei şuyu davası; taksim davası yahut ortaklığın giderilmesi davası olarak bilinir. Burada çok özellikli şartlar aranmaz. Türk Medeni Kanunu hükümlerinin genel yaklaşımı, kimsenin ortak mülkiyete zorlanamayacağı, ortaklığın devamına katlanmak zorunda olmadığı yönündedir. Bu nedenle ortaklardan herhangi birisi her zaman ortaklığın sona erdirilmesi için gerekli girişimlerde bulunabilir. Aşağıda ayrıntılarına değineceğimiz istisnai durumlar hariçtir. Bir ortaklığın sona erdirilmesi için hakimin paylaştırma yapması bir seçenektir. Esasen ortaklar, aralarında yapacakları bir anlaşma ile ortaklığı sonlandırma imkanına sahiptir. Ancak anlaşma sağlanamaması durumunda izalei şuyu yolu izlenir. Bu nedenle ortaklığın giderilmesi davasında ortaklar arasında ortaklığın giderilmesine yönelik olarak anlaşma sağlanamamış olması gerekir.
Uygulamada bu dava genellikle mirasçıların elbirliği ile malik oldukları malların taksimi amaçlı olarak açılmaktadır. Mirasçılar çoğu zaman aralarında yaptıkları paylaşma görüşmelerinden tatmin olmamakta ve taksim davası yoluna gitmektedir. Ortaklığın giderilmesi davası basit yargılama usulü ile görülen davalardandır. Yani dava dilekçesine karşı cevap dilekçesi verilir ve gereken şartlar oluşmuşsa yargılamaya geçilir. Ayrıca cevaba cevap ve ona karşı cevap dilekçesi verilmez. Ortaklığın giderilmesi davasının yabancı uyruklu kişilerce açılacağı zaman teminat gösterme şartı aranır. Yani yabancıların izalei şuyu davası açabilmesi için belirli bir miktar teminat yatırması gereklidir.
Davanın Açılamayacağı Şartlar
Tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların ortaklığının giderilmesi dava yolu ile istenemez. Ortaklığın giderilmesi taşınmazın tamamı için söz konusu olur. Belirli bir payın ortaklığının giderilmesi mümkün değildir. Tapulu taşınmaz mallar gibi taşınır mallarında ortaklığının giderilmesi istenebilir. Mülkiyeti muhafaza kaydıyla satılan motorlu aracın da ortaklığının giderilmesi mümkündür. Arzın teferruatı sayılan taşınır mallar yalnız başına ortaklığın giderilmesine konu teşkil eder. Tapu kaydında, ortaklarca şüyuun idame mükellefiyeti veya kooperatiflerce yapılan binalar için Kooperatif Tüzüğüne devrin imkansızlığı konmuşsa, bu gibi hallerde ortaklığın giderilmesi istenemez.
M.K. md.627’de şuyuun idame mükellefiyeti olmadıkça paydaşlardan her birinin taksim talebinde bulunabileceği hükmü konmuştur. Paydaşlar bu hükme göre ortaklığın devamı için sözleşme yapma hakkını haizdirler. Sözleşmenin yazılı olması yeterlidir, resmi şekil ve tapuya tescil zorunluluğu yoktur. Bu sözleşme 10 yılı geçemez. On yılın başlangıcı sözleşmenin ortaklarca tanzim edildiği ve hukuki tasarrufun yapıldığı tarihtir. On yıl dolmadan haklı sebeplerin varlığı halinde bu sözleşmenin feshi ve ortaklığın giderilmesi dava konusu edilebilir.
Müşterek mülkiyet devamlı bir maksada tahsis edilmişse, o tahsis devam ettiği sürece ortaklığın giderilmesi istenemez. Bu tahsis M.K.md.627 uyarınca azami 10 yıl olabilir. Ancak iki taşınmaz arasında tahsis edilen ve sübjektif ayni haklara konu olan malların süre ile sınırlı olmaksızın hiçbir zaman ortaklığın giderilmesi talep edilemez. Ortaklığın giderilmesi M.K.md.627/f:son uyarınca münasip olmayan bir zamanda istenemez. Örneğin taşınmaz malların anormal olarak fiyatının düştüğü devrede inşaatın henüz devam ettiği bir zamanda bu malların ortaklığının giderilmesi istenemez.
Kamulaştırılan taşınmazlarda buna ilişkin karar ilgililere tebliğ edildikten sonra o taşınmazın devir ve temliki yapılamayacağından bu durumdaki taşınmazların satış yoluyla ortaklığının giderilmesi istenemez. Kamu mallarının ortaklığının giderilmesi talep edilemez. Bu nedenle dava konusu taşınmazlarda okul, hastane gibi kamu malı varsa kamu malı varsa onun ifrazı(ayrılması) için davacı tarafa süre verilmesi ondan sonra geri kalan kısım için davanın yürütülmesi gerekir. Hazinenin kamu malı niteliğinde olmayan özel mülke konu olan taşınmazdaki paydaşlığı o malın ortaklığının giderilmesine engel teşkil etmez. Başkasının arsasına yapılan bina, M.K.md.654’e girmeyen temelli yapı ise arzdan ayrı olarak o yapının ortaklığının giderilmesi istenemez.
Karı koca arasında mal ayrılığı rejimi varsa birlikte maliki oldukları her bir malın ortaklığının giderilmesini dava yolu ile istemeleri mümkündür. Karı koca arasındaki cebri icranın imkânsızlığı bu gibi davalara uygulanmaz.
Ortaklığın giderilmesi davalarında davaya konu olan taşınmaz malın kirada olması, hacizli veya ipotekli bulunması, üzerinde irtifak veya intifa hakkı olması, geçerli satış vaadi sözleşmesi ile veya haricen satılmış bulunması bu davaların görülmesine mani değildir. Ancak bütün paydaşlar taşınmazı belirli bir süre bir şahsa kiralamışlarla kira süresince ortaklığın giderilmesi davası açamazlar.