Araç Değer Kaybı, çift taraflı olarak gerçekleşen bir trafik kazası neticesinde aracınızın piyasa rayicine göre yaşamış olduğu değer düşüklüğüne verilen addır. Söz konusu bu araç değer kaybı, trafik kazasında kusurlu olan taraftan istenebileceği gibi bu tarafın sigorta şirketinden de istenebilecektir. Kaldı ki uygulamada hem tahsili daha kolay olduğundan söz konusu husumet ilgili sigorta şirketlerine yöneltilmektedir. Esasen bir trafik kazası neticesinde araçta yaşanan değer kaybını bir örnek ile açıklamak gerekir ise; örneğin aracınızın piyasa rayici 100.000 TL olarak kabul edelim. Siz aracınız ile bir trafik kazası yaşadığınızda aracınızın piyasa rayici 90.000 TL olmuş olsun. İşte aracınızda oluşan bu değer kaybının tahsil edilmesine “Araçtaki Değer Kaybının Tahsil Edilmesi” adı verilmektedir.
KAPSAMA GİREN TEMİNAT TÜRLERİ NELERDİR?
- Maddi Zararlar Teminatı: Hak sahibinin söz konusu trafik kazası neticesinde doğrudan aracı üzerinde meydana gelen değer azalmasına denir. İlgili araç üzerindeki değer kaybı, talep edilmesi halinde sigorta eksperleri tarafından tespit ettirilir. Değer Kaybının tespiti yapılırken de Karayolları Trafik Kanunu’nda düzenlenmiş bulunan “Genel Şart” eki göz önünde bulundurulacaktır. Kaldı ki Yargıtay da “(…) Dairemizce değer kaybının belirlenmesi hususunda esas alınan, aracın kaza tarihindeki hasar görmemiş 2.el piyasa değeri ile kazadan sonra onarılmış haldeki 2.el piyasa değeri arasındaki fark kriterine uyulmaksızın hesaplama yapılarak sağlanmıştır. Bilirkişi raporunda belirtilen yöntemle değer kaybının tespit olunduğu rapora dayalı olarak hüküm kurulamaz. Bu durumda mahkemece aracın modeli, markası, özellikleri, hasarı, yapılan onarım işlemleri, kilometresi, olay tarihindeki yaşı, davacı tarafın iddiaları, davalı tarafın savunmaları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek aracın kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa rayiç değeri ile kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre değer kaybı zararının belirlenmesi, meydana gelebilecek çelişkilerin giderilmesi yönünden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık yeni bir rapor alınması (…) (Yargıtay 17.HD 2017/980E. 2018/1219K.) demek suretiyle ilgili değer kaybı tespitinin nasıl yapılacağını açık bir şekilde ifade etmiştir.
ARAÇ DEĞER KAYBI DAVASI NEDİR?
Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. Maddesine göre zarar verenin sigortacısına dava açmadan önce başvuru zorunluluğu bulunmaktadır. Esasen öncelikle sigorta şirketine başvuru bir dava şartı olarak düzenlenmiştir. Sigorta şirketine başvuru yapılmadan doğrudan sigorta şirketi aleyhine dava açılması halinde bu davalar, dava şartı yokluğu nedeniyle reddedilmektedir. Esasen burada hedeflenen zarar görenin dava yoluna başvurmadan zararını tazmin etmesidir. Aynı zamanda yargı organları üzerindeki yükü de biraz olsun hafifletmektir.
Karayolları Trafik Kanunu 97. Maddesinde de belirtildiği üzere, zarar görenin zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı bir başvuruda bulunması gerekir. İlgili sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya söz konusu başvuruya olumsuz bir cevap vermemesi halinde, zarar gören dava açabilir veyahut da Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvuruda bulunabilir.
Sigorta şirketine yapılan başvuruda 15 takvim gününün geçmesi gerekmektedir. Uygulamada bazı sigorta şirketleri, başvuran tarafı 15 iş günü beklenme süresi olarak açıklayıp başvuranın iradesini sakatlama yoluna da gidilebilmektedir. Dolayısı ile söz konusu hususa da dikkat edilmelidir.
Zarar verenin sigorta şirketine yapılan başvuruya karşı 15 gün içerisinde sigorta şirketince herhangi bir cevap verilmezse, verilen cevap tatmin etmezse, cevap mağduru oyalamaya yönelikse ya da verilen tazminat zararı ortadan kaldırmıyorsa sigorta poliçesinin teminatları çerçevesinde bakiye kalan tazminat için dava yoluna gitmek mümkündür.
Kusurlu olan aracın sigorta şirketi temerrüde düştükten sonra önünüzde iki başvuru mercii bulunmaktadır: “Asliye Ticaret Mahkemesi” ve “Sigorta Tahkim Komisyonu”. Sigorta şirketleri aleyhine açılacak olan değer kaybı davalarına bakmakla görevli mahkemeler, “Asliye Ticaret Mahkemeleridir.” Yetkili mahkeme ise kazanın gerçekleştiği veyahut da davalının bulunduğu yer mahkemesi veya mağdurun bulunduğu yer mahkemesidir. İlgili dava kusurlu aracın sürücüsüne/Sahibine veyahut da sigorta şirketine karşı açılabilir. Ancak Sigorta Tahkim Komisyonu önünde bir süreç işletilecekse husumet ilgili sigorta şirketine yöneltilecektir.
ARAÇ DEĞER KAYBI DAVASI NE KADAR SÜRER?
Sigorta Tahkim Komisyonu önüne götürülen davalarda Sigortacılık Kanunu gereği ilgili Sigorta Hakemleri, önlerine gelen başvuruları 4 ayda sonuçlandırmak zorundadırlar. Ancak röportörde geçen süre, tebligat ve icra işlemlerinin de dahil edilmesi halinde söz konusu süre 6 aya kadar çıkmaktadır.
Adli Yargı teşkilatı içerisinde yer alan Asliye Ticaret Mahkemelerinde değer kaybı davası açılması halinde ilgili mahkemenin iş yükü ile de bağlı olarak söz konusu süre 1.5-2 yılı bulmaktadır.
SİGORTA TAHKİM KOMİSYONU
Sigorta Tahkim Komisyonu, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu çerçevesinde kurulmuş olan kendi nezdinde görev alan hakemlerin vermiş olduğu kararlar mahkeme ilamı niteliğinde olan bir merciidir. Sigorta Tahkim Komisyonu, İstanbul’da bulunmaktadır. Komisyonun uhdesinde kanunda tahdidi olarak sayılan gerekli niteliklere haiz kişiler hakemlik görevini yürütmektedir. Komisyonda görülen uyuşmazlıklar tıpkı mahkemelerdeki gibi Hukuk Muhakemeleri Kanunu, Borçlar Kanunu, Türk Ticaret Kanunu, Sigortacılık Kanunu gibi kanun ve alt mevzuatlar çerçevesinde sonuçlandırılmaktadır.
Sigorta Tahkim Komisyonu, mahkemelere nazaran yargılama sürecini daha hızlı bir şekilde neticelendirmektedir. Yukarıda da izah edildiği üzere ortalama 6 aylık süre içerisinde yargılama neticelendirilmektedir. Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından 8.000 TL’ye kadar verilen kararlar kesindir. Söz konusu kararlar aleyhine istinaf veya temyiz yoluna başvurulamaz. 8.000 TL üzerindeki uyuşmazlıklarda verilen kararlar aleyhine ise “İtiraz Hakem Heyetine” başvuruda bulunulabilecektir. İtiraz Hakem Heyeti dosya kendilerine tevdi edildikten sonra 2 aylık süre içinde karar vermek zorundadırlar. İtiraz Hakem Heyetinin 107.000 TL’ye kadar vermiş olduğu kararlar kesindir; ancak 107.000 TL ve üzerindeki kararlar bakımından Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf incelemesi için başvurulabilir.
ARAÇ DEĞER KAYBI DAVASINA İLİŞKİN KARARLAR
GÖREVLİ MAHKEMENİN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ OLDUĞUNA İLİŞKİN
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/14740E. 2017/1909K.
Açılan somut davada davalılar arasında zorunlu mali sorumluluk sigortacısı da bulunmaktadır. Sigorta hukuku 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6. kitabında 1401 ve devamı maddelerinde, zorunlu sorumluluk sigortası ise 1483 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Bu durumda Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlardan olması nedeniyle dava ticari dava olup asliye ticaret mahkemesi görev alanı içinde bulunmakta olup mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
ARACIN PERT İŞLEMİNE UYGUN OLMASINA İLİŞKİN
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/15457E. 2017/7984K.
Somut olayda, değer kaybı yönünden hükme esas alınan 15.04.2015 tarihli bilirkişi raporunda araçta oluşan değer kaybı, yukarıda açıklanan ilkelere ve Dairemizin yerleşik uygulamasına aykırı şekilde 6.000 TL olarak belirlenmiş, ayrıca aracın kaza tarihindeki piyasa değeri belirlenmediği gibi aracın hasar durumuna göre pert total sayılmasının ekonomik olup olmadığı da raporda tartışılmamıştır. Aracın pertinin uygun olması halinde davalı taraf ayrıca değer kaybı zararından sorumlu olmaz. Yine bu durumda araç mahrumiyetinin tespiti için, aracın makul ve gerekçeli olarak belirlenmiş tamir süresi içinde oluşacak gelir kaybı değil, aynı özellikte yeni bir araç alınması için gerekli makul süre tespit edilerek, bu süre yönünden gelir kaybı hesabı yapılması gerekir. Dosyada alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli değildir. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.
TİCARİ FAİZ İŞLETİLMESİNE İLİŞKİN
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/9548E. 2019/6070K.
Davacılar vekili, 09.08.2008 günü destek yayaya davalıların sürücü, malik ve trafik sigortacısı olduğu (ZMSS)aracın çarpması sonucu desteğin vefat ettiğini, davacıların ölenin desteğinden yoksun kaldığını belirterek davacı eş için şimdilik 5.000,00 TL maddi tazminatın tüm davalılardan, her bir davacı için 30.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan tahsilini talep etmiş, yargılama sırasında maddi tazminat talebinden vazgeçmiştir.
Davalı … şirketi vekili ile davalı … Mirasçıları vekili, davanın reddini savunmuştur.
Davalı işleten şirket vekili, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre, davacıların maddi tazminata ilişkin davalarının vazgeçme nedeniyle reddine, manevi tazminata ilişkin davanın kısmen kabulü ile davacıların her biri için 15.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 09/08/2008 tarihinden itibaren
işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar OSY Onurlu Döküm İnş. Gıda Nak. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti ile … mirasçıları …, …, … ve … ‘tan müştereken müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı … Mirasçıları vekili ile davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre davalı … Mirasçıları vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Hakim, manevi tazminata 6098 Sayılı TBK 56. madde (eski Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi) hükmüne göre, özel durumları göz önünde tutarak adalete uygun olarak hükmeder. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Bu durumda hükmedilen manevi tazminat miktarı, somut olayın özellikleri, kaza tarihi, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, olayın meydana gelmesindeki etkiler gibi hususlar birlikte değerlendirilerek belirlenmelidir. Somut olayda; olayın oluş şekli, kaza tarihi bir arada değerlendirildiğinde davacılar için hükmedilen manevi tazminat miktarı bir miktar fazladır.
3-Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının incelemesine gelince;
Kazaya sebep olan aracın yük naklinde kullanılan ticari araç olması ve malikinin şirket olması dikkate alındığında, TTK 3. maddesi ve 3095 SK 1. ve 2/1 maddesi uyarınca avans faizine hükmedilmesi gerekirken yasal faize hükmedilmiş olması doğru değildir.
4-Mahkemece haklarındaki maddi tazminata ilişkin dava feragat nedeniyle red edilen davalı … Mirasçıları lehine 1.800,00 TL vekalet ücretine hükmedilmiştir. Davacılar vekili, yargılama sırasında 18.09.2015 havale tarihli dilekçesi ile davalı …Ş ile karşılıklı
mutabakata varılmış olduğundan, destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin istemlerinden vazgeçtiklerini belirtmiştir. Somut olayda hakkın özünden feragat söz konusu olmayıp; davalı …Ş ve diğer davalı … kendilerine karşı dava açılmasına yine kendileri sebebiyet vermişlerdir. Bu nedenle, vazgeçme nedeniyle reddedilen maddi tazminat yönünden davalı … mirasçıları lehine davacılar aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değildir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı … mirasçıları vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı … Mirasçıları vekilinin, (3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı … mirasçılarına ve davacılara geri verilmesine, 14/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
SİGORTA ŞİRKETİNE BAŞVURUYA İLİŞKİN
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/6093E. 2020/2013K.
… Bölge Adliye Mahkemesi’nce; kaza sonrasında sigorta şirketine başvuru yapılmadığı durumlarda sigorta şirketinin en erken dava tarihinde temerrüde düşürüldüğünün kabulü ile, dava tarihinden itibaren faizden sorumluluğuna hükmedilmesi gerekirken kaza tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle;davalı … … Sigorta A.Ş vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile … 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/11/2016 tarih ve 2015/586 E.-2016/564 K. sayılı kararının kaldırılmasına, davanın … yönünden açılmamış sayılmasına, davanın davalı … … Sigorta A.Ş. yönünden kabulü ile 150.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihi olan 21/05/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı … … Sigorta A. Ş.’den alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş; Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı … … Sigorta A.Ş vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak davalı … … Sigorta A.Ş vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi, HMK’nın 371. maddesinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
Bu konuda daha detaylı bilgiyi alanında yetkin büromuz avukatları ile iletişime geçerek en iyi şekilde hukuki sürecinizi yürütebilirsiniz.